Güneş kendini gösterdi ya keyfime diyecek yok. İlkbahar gelince yataktan daha kolay kalkıyorum, yorgun uyanmıyorum, 5 dk daha diye alarmı kapatıp durmuyorum, sendromsuz ve mutlu başlıyorum güne. Tüm bu sebepler gösteriyor ki kışın ve sonbaharda bol bol şikayet ediyorum kendimden, herşeyden. Gerçekten de öyle bazen o kadar bunalıyorum ki sürekli uyumak istiyorum. Neyse ki artık Marta giriş yaptık. İlkbahar kesinlikle benim mevsimim.
Neyse direk dedikoduya geçeyim ben :) Serkan'ın annesiyle anneannesi bize geldiler. Daha önce de bir defa gelmişlerdi ama aynı gece tesadüf habersiz misafir gelince açıkçası kimse istediği gibi davranamadı. Bu sefer herşey çok güzeldi. Tabi ki yine çok heyecanlandım. İşten geldiğim gibi hemen makyajımı silip yeniden yaptım, saçlarımı tekrar yaptım sonra da heyecanla Serkan'dan "evden çıktık" mesajı bekledim :) Serkan annelerini bıraktıktan sonra gitti.
Anneannesi çok konuşkan ve çok sevimli. Ama annesiyle konuşurken hala çok geriliyorum. O gerginliği babasıyla yaşamıyorum mesela. Özel günlerde yada bir hastalıkta rahatça arayıp hal hatır sorabiliyorum. Annesiyle konuşurken neden geriliyorum anlamış değilim. Zamanla aşarız sanırım :) Tabi bu defa habersiz bastıran misafirler olmayınca herşeyden konuştuk. Söz, nişan, çeyiz, düğün, nerede oturabileceğimiz ve daha biiirr sürü şey :)
Annesi Serkan'ın bilmediğim bir sürü huyundan bahsetti. Ama ona anlatmadım. Sonra kayınvalideciğim hemen yetiştirmiş demesin :D Eve gidecekleri zaman Serkan almaya geldi. Anneannesi merdivenleri yavaş yavaş inmeye çalışırken ben de o arada kapıda Serkan'la fingirdemeyi ihmal etmedim tabisi :D Bahçe dışında beklerken ısrar ede ede kapıya kadar getirdim çocuğu :D Yaptığımız kekten poğaçadan ona da ayırdım tabi ki kıyamam hiç :) Tam onlar gitti arkadan babam geldi. Serkan'la aramızdaki ilişkiyi bilmediği için bize gelmelerini gayet normal karşıladı :)
Asıl heyecanlı kısımlar Serkan'lar eve gittikten sonra annesinin yorumlarını anlatmasıydı tabi. Yorumların ana teması ne kadar kokoş olduğumla alakalı daha çok :) Ama bunlar eleştiri değilmiş Serkan'ın söylediğine göre. Annesinin hoşuna gidiyormuş böyle olması. Gitmese de yapacak birşey yok ben buyum ne yapayım yani :)
Anneannesi "üçüncü gelişimizde seni de alıp gideceğiz inşallah" diyerek son noktayı koydu :D
İşin içine yavaş yavaş ailelerin girmesi o kadar hoşuma gidiyor ki. Çok tatlı heyecanlar bunlar.
***
Dün Serkan'la buluştuk. Sokaklar o kadar kalabalıktı ki. Herkes çoluk çocuk dışardaydı. Bir de böyle dallarda renklenmeye başlayan çiçekleri gördüm ya işte tamamdır dedim artık. Bütün günü beraber geçirmemize rağmen bana yetmedi, yettiremedim :) Geçen hafta buluşamamıştık. Bu hafta uzuuun bir telafisi oldu kaçırdığımız saatlerin. Önce sinemaya mı gitsek diye düşünsek de o güzelim havadan vazgeçemedik. Uzun yürüyüşler yapıp, çay kahve tavla keyfinden sonra da birlikte güzel bir yemekle tamamladık buluşmayı.
Şaka maka zaman çok çabuk geçiyor. Çıkmaya başlayalı 1 buçuk sene oldu. Askere gitmesine de daha çok varmış gibi geliyor ama zaman daralıyor farkında olmadan :( Daha şimdiden kara kara düşünüyorum. Bu konuda annesiyle aynı duyguları paylaşıyoruz. Tek çocuk olduğundan dolayı da biraz kıymetli beyefendi :)
Serkan'la oturup geleceğe dair planlar yapmak, herşeyi paylaşmak, birlikte gülmek, birlikte üzülmek o kadar güzel ki. Geçen hafta hastalandı vallahi sanki benim bir parçammış gibi düşündüm, aklım hep ondaydı. Bir de hastayken bir nazlı ki aman aman :)
Bloğa eskisi gibi zaman ayıramayışımın sebeplerinden biri Serkan evet evet onu suçlayabilirsiniz :D Daha doğrusu şöyle söyleyeyim. İkimiz için zaman harcayıp çaba göstermem gereken şeyler var. Bu süreci atlattıktan sonra daha sık olacağım buralarda. Şimdilik bu şekilde idare etmeye çalışıyorum işte.
Benden bu kadar. Şimdi öğle yemeği vakti :)